Merkeze geldi Hamit, mehil müddetini kullanıyordu.
Kankalarından birisi, “Şimdi ne yapacaksın? Nereye görevlendirmişler seni?” diye sordu.
Hamit: Personel Müdürlüğüne artık ne görev verirlerse…
Kankalarından diğeri: Ya sabah akşam kontrol altında olacağın bir görev verirlerse. Hem personel müdürüne kıl birisi diyorlar.
Hamit: Merak etmeyin, ben bu personel müdürlerinin ciğerini bilirim. Bunlar dedikoduya bayılırlar, hele müdürler hakkındaki dedikodulara ölürler ölür. Bunların daha dedikoduya hayır diyenine rastlamadım. Patlatırız iki uyduruk şey hallederiz.
Personel müdürüyle görüştü, başından geçenleri anlattı. Malmüdürlüğünde ve ilçedeki memurları, kaymakamı suçladı, kendisinin masum olduğunu söyledi. Ayrıca malmüdürü hakkında konuşulacak çok şeyin olduğunu ancak insanlığından dolayı şimdi konuşmadığını. “Daha sonra geniş bir zamanda sizinle detaylı konuşuruz müdürüm.” dedi. Personel müdürü Hamit’in anlatacaklarını merak ededursun, bu arada meyil müddeti dolmuştu. Bir görevlendirme yapması gerekiyordu. Defterdara danıştı, defterdar Hamit’e çok kızdığı için: “Kaloriferci olarak görevlendir de aklı başına gelsin” dedi. “Çok isabetli bir karar üstadım” dedi personel müdürü.Hamit’e görevlendirildiği yer söylendi. Hamit: “Olsun müdürüm, devletin işi değil mi, ne olsa ben yap(mam)arım.” Dedi, müdürün yanından ayrıldı.
İki gün sonra Defterdar çağırdı personel müdürünü:
Defterdar: Müdür Bey, görevlendirdin mi Hamit’i?
Personel Müdürü: Emrettiğiniz gibi kalorifer dairesine görevlendirdim üstadım
Defterdar: Aman dikkat edin, gözünüz üstünde olsun da bir arıza çıkarıp başımızı belaya sokmasın.
Personel Müdürü: Siz merak etmeyin üstadım, kontrolümüz altında, bir sorun çıkmaz.
Personel müdürü makamına geldi, yardımcısını çağırdı: “Gözünüz şu Hamit’in üzerinde olsun da bir arıza çıkarmasın.” dedi. Yardımcı odasına geçti, personel şefini çağırdı: “Gözünüz Hamit’in üzerinde olsun da bir arıza çıkmasın.”. Şef servisteki masasına geçti, kaloriferciyi çağırdı: “Aman, gözünü seveyim, dikkatli olun da Hamit, bir arıza çıkarmasın.” dedi. Bir üstünden dikkatli olunması hususunda tenbihi alanlar sırasıyla “Siz merak etmeyin üstadım.”, “Siz merak etmeyin müdürüm.”, “Siz merak etmeyin Muavin Bey.”, “Siz merak etmeyin şefim.” dediler.
Ancak, kaloriferci şefinin yanına gelirken deyim yerindeyse kan süzmüştü. Nedeni de; o zamanlar doğal gaz yok, kömürle yanıyor kalorifer. Hamit kaloriferciyi nasıl kızdırıp hata yaptıracağını bildiği için, göreve başladığı gün beyaz bir takım elbise, beyaz ayakkabılar, beyaz çoraplar, beyaz gömlek giyinmiş, siyah da bir kravat takmıştı.Elinde bond çantası, ağır adımlarla kalorifer dairesine indi. Kaloriferci baktı, önceden tanıyor Hamit’i.
Hamit: Selamünaleyküm, kolay gelsin.
Kömür bir gün önce gelmiş, kaloriferci o gün akşama kadar çalışmış iş bitmemiş, bugün ise odun gelecek ve oduna yer açıp kazan dairesini düzene koymak için sabahtan beri uğraşmaktaydı. Hamit’e cevap vermedi. Ancak Hamit konuşmayı sürdürdü:
Hamit: Müdür Bey’e söyleseydin iki adam tutup buraları bir temizletseydi. Bu ne pislik böyle.
Kaloriferci: Ne bu vaziyet? Kömür gelmiş, iki gündür benim anam dinim ağlamış, kıçımdan ter akıyor, senin tavrına bak.
Hamit: Yav, şimdi beni buraya görevlendirdiler de, bu elbiseyle bu pislik içinde nasıl çalışacağım. Üstüm başım batar benim.
Kömürden simsiyah olmuş kaloriferci sinirlenir. Zaten daha önceden de gıcığı vardır Hamit’e. Çeker odun baltasını; “Ulan defol buradan, kelleni gövdenden ayırmayayım, git, gözüm görmesin seni, başımı belaya sokma!” der.
Hamit: Sana da iyilik yaramıyor, insan gibi akıl veriyoruz işte.
Bu söz üzerine kaloriferci daha da sinirlenir, baltayı Hamit’e doğru savurur, Hamit kaçar. Oradan bir kömür alır, peşinden fırlatır, Hamit o anda kapıyı kapatır, kömür kapıya çarpar, darmadağın olur. Hamit buradan da kovulmuştur. Hemen oradan ayrılır ve bir daha da kalorifer dairesine uğramaz.
İşte kaloriferciyi personel şefi çağırdığında kalorifercinin korkusu bundandı. Hamit yanından ayrıldıktan sonra bir anlık kızgınlıkla ne büyük hata yaptığının farkına vardı: “Ya beni şikayet etseydi, ya baltayla beni tehdit etti üzerime yürüdü deseydi, ya attığım kömür başına isabet etseydi, ya bana karşılık verseydi kavgaya tutuşup Hamit’e bir zarar verseydim. Aman Allah’ım! Hayatım biterdi. Çoluk çocuğum var, bir sürü borçlanmışım, kendime göre bir düzen kurmuşum. Bütün düzenim alt üst olacaktı.” Neyse ki Hamit şikayet etmemişti. Şimdi olayın biraz soğumasını beklemek lazımdı. Olay soğusun, ben Hamit’i razı ederim diye aklından geçiriyordu. Zaten işe gelmesine de gerek yoktu. kendisi tek başına yıllardır yakıyordu kaloriferi. Yine yakardı. Alışmıştı da yalnız çalışmaya.
Birkaç ay sonra kaloriferci hastalanır, işe gelemez. Hamit’in haberi yok bundan, umurunda da değil zaten. Kaloriferler yanmaz, millet üşümeye başlar. Personel müdürü arıza mı var bakılsın diye birisini kalorifer dairesine gönderir ancak kalorifer dairesinde kimse yoktur. Gelir anlatır müdüre. Müdür: “Tamam, kaloriferci sevk aldı, hastaneye gitti de Hamit yok mu?” Evet, Hamit yoktu. Neyseki il içindedir Hamit, bulurlar, personel müdürü neden görevinin başında olmadığını sorar.
Kaloriferci korkusundan olanları kimseye anlatmamıştır ancak Hamit olanları anlatmakta bir sakınca görmez ve başından geçenleri anlatır. Hayatını zor kurtardığından falan bahseder. Personel müdürü kızar: “Oğlum bari gelip olan biteni bana anlatsaydın.” “Çoluk çocuğuna acıdım kalorifercinin.” der Hamit. Ve konuşmasını sürdürür: “Babalarının deliliği yüzünden perişan olmasın çocuklar dediğim için size şikayette bulunmadım. Bizimkisi insanlık işte. Hem böyle itik kopukla uğraşmanızı istemedim.” Müdür hırsından masasındaki kağıtları yiyecek. Defterdara da konuyu açamıyor, bir yol takip etmemiş Hamit’i. Tamam Hamit Bey tamam, sen şimdi in kaloriferi yak bir sakatlık çıkmasın.
Hamit: Koskoca kazanı ben tek başıma nasıl yakayım Müdür Bey? Yanıma bir yardımcı ver.
Personel Müdürü: Neden?
Hamit: Hem hastayım hem de şimdiye kadar yakmadım, bir sakatlık falan çıkar, Allah saklasın sonra siz sorumlu olursunuz.
Personel Müdürü: Tamam tamam ………cayı görevlendireyim.
Çağırır ve görevlendirmeyi yapar. İkisi birlikte kalorifer kazan dairesine gelir, çalışmaya başlarlar. Hamit, arıza çıkarmak için her yolu dener. Fazla durmaz kazan dairesinde. Oyum hasta, şurada bir işim halledip geleyim, çok hastalandım falan bahaneleriyle kaçabildiği kadar kaçar. İşinin başında olduğu zaman da kankaları gelir, sohbet ederler. İşin başında olduğu zamanda yanmış kömürleri kazana, yanmamış kömürleri külün içerisine, kazan dairesini yıkayacağım bahanesiyle odunları sular, temizlik yapacağım derken kazan dairesini iyice dağıtır ve sonunda görevli Hamit’in yaptığına dayanamaz, kavgaya tutuşurlar. Kavga müdüre intikal eder, müdürün de beklediği budur. Hamit’i bir ilçeye gönderip ondan kurtulmak için iyi fırsattır. Soruşturma açılır, soruşturmayı personel müdür yardımcısı yapar. Ortada büyütülecek bir suç olmadığından! İkisinin de yazılı bir uyarı ile uyarılmaları ayrıca Hamit için; “çalışma arkadaşları ile arasının bozuk olmasından dolayı başka bir yerde görevlendirilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır” gibi bir ifade kullanır. Ve Hamit’in işe gelmeme konusu fazlaca defterdara intikal ettirilmeden Hamit’in atamasının ilçenin birisine yapılma hazırlıklarına başlanır.
Dosyası getirilir, Hamit’i gönderecekleri ilçe seçimine geçilir. Şurada çalıştı, burada çalıştı, şu ilçede müdür yok, bu ilçenin müdürü etkisiz. Ha, şurası olur. Hem şehre oldukça uzak, hem müdür yeni atandı. Müdüre de iyice tenbihleriz bunu adam eder.
Yolluğu ödenir, atama emri tebliğ edilir, görevden ayrılma yazısı yazılır. İl kurtulmuştur Hamit’ten artık ilçe düşünsün derler.
(Devam edecek.)
Bülent PAPUCCU
Ordu Defterdar Yardımcısı
222 Görüntüleme
Defterdar cümle malımın nâzırı olup,
umûr-ı alem ona müfevvazdır.
Ânın izni olmadan bir akçe ne dahil ve
ne hâric-i hazine ola.
Kanunname-i Ali Osman