Tören, toplantı, hazine davası falan derken ancak öğlenden sonra makam odasına gelebilmişti malmüdürü. İlçede çalışmanın bir de böyle zorlukları vardı, protokol adamıydı. Masasının üzerinde duran birkaç evrakı havale etti, imzalanması gerekenleri imzaladı. İki günden beri masasında bekleyen taahhüt dosyasını aldı, inceledi, tek tek eksiklikleri tespit etti, bir kağıda not şeklinde yazarak dosyaya iliştirdi. Zile bastı, odacı Hamit geldi, imzalayıp parafladığı evrakları verdi, ihale dosyasını da muhasebe servisine götürmesini söyledi.
Hamit: “Müdür Bey, evrak sahibi burada gelsin mi?” diye sordu.
Malmüdürü : “Gerek yok, ben gerekeni not kağıdına yazdım, sen servise ver yeter.”
Hamit müdürün odasından çıktı, evrakı servise götürdü, muhasebe servisinden evrakı müteahhite üzerindeki notla birlikte verdiler. Müteahhit notu okudu. O eksik, şu eksik, bu eksik tamamlansın falan yazıyordu. Evrakla beraber malmüdürünün odasına girdi.
Müteahhit:“Müdür Bey, ben ne yapacağım, iki gündür zaten bekliyorum?”
Müteahhit: “Müdür Bey, Hamit Bey bu evrakı kontrol etti ve eksikliği yok dedi. Siz neden bana zorluk çıkarıyorsunuz?
Malmüdürü sinirlendi, zile bastı, Hamit geldi.
Malmüdürü:“Sen bu adama ne demişsin?”
Hamit:Hayrola Müdür Bey, ne demişim?
Malmüdürü: Evrakını kontrol ettiğini ve dosyasında eksikliğinin olmadığını söylemişsin.
Hamit: Evet Müdür Bey, ben baktım, evrakta hiç eksik yok, cillop gibi dosya. İki gündür bekliyor, günahtır, hakkını ödeyin de alsın işini görsün gariban.
Hamit’ten böyle bir tepki beklemiyordu Malmüdürü. Aklını sıyırmak üzere: “Ulan sen mi bana hakkı hukuku öğreteceksin, şerefsiz, adi, or….çocuğu, çık dışarı, defol, gözüm görmesin bir daha seni.” dedi ve dosyayı Hamit’le müteahhitin üzerine doğru fırlattı. Hamit’in Malmüdürünün yapmasını istediği davranış tam da buydu. Geldiğinden beri bu anı bekliyordu. Bu Hamit’i rahatlatıyordu, bundan sonra neredesin, niye şu işi yapmadın gibi sözlerle karşılaşmayacaktı.
Hamit: Kötü söz sahibinindir Müdür Bey.
Dedi ve üzüntülüymüş gibi davranarak kapıya doğru yöneldi. Olan biteni izleyen Müteahhit yere savrulan dosyayı toplamaya çalıştı, Hamit: “Bırak, sen gel.” dedi. Müteahhit dinledi Hamit’in sözünü ve odadan dışarı çıktılar.
Müteahhit Hamit’e: “Şimdi ne olacak?” diye sordu. Hamit: “Merak etme, kuzu kuzu ödeyecek, dosyanda hiçbir eksik yok, ben yıllarımı verdim bu işe, zorluk çıkarıyor işte. Haydi biz falanca yerde bir yemek yiyip iki kadeh atalım, yarın ödemeyi yaparlar, sen merak etme.”
Onlar içmeye başlamıştı ki, Malmüdürü yaptığı hatanın farkına vardı, tamam bu Hamit’in ilk vukuatı değildi ama kendisi de çok ileri gitmişti. Hakaret, dosya fırlatma, odadan kovma, Allah saklasın ya soruşturmaya konu olursa? Üstüne üstlük şahidi de var. O zaman önce şahidi razı etmek lazımdı. Topladı dağılan dosyayı, muhasebe servisinden memuru çağırdı, not kağıdını buldu, ilgili dairenin mutemedini çağırdılar, dosyadaki eksiklikleri birlikte tamamladılar.
Malmüdürü müteahhitle karşılaşmak istemiyordu. Ne olur ne olmazdı. Ama, mutemet ile muhasebe servis görevlisine müteahhiti çağırmalarını, nazik davranmalarını iyice tembihledi. Müteahhit çağrıldı, çay, kahve ikram edildi, evrak imzalanmış, çek düzenlemişti. Çeki verildi, evrakta imzası alınması gereken yere imzası alındı ve saygıyla yolcu edildi. Müteahhit tamam zannedildi. Çünkü işi görülmüştü.
Oysa işler hiç de malmüdürünün hesapladığı şekilde gitmemişti. Müteahhit hemen Hamit’i buldu. Tam olay onun dediği gibi olmuştu. Müdür zoru görünce evrakı imzalamıştı. Bu olay ilçede dilden dile anlatılmaya başlandı. Artık Hamit Malmüdüründen daha etkin durumdaydı. Kimin Maliye ile ilgili işi olsa Hamit’e akıl danışır oldu. Hamit de akıl satar olmuştu. Malmüdürünün karşısına gelen ahali: “Müdür Bey, Hamit Bey dedi ki…” dediler mi Malmüdürü eksiğine fazlasına bakmadan gelen evrakı imzalıyordu. Bu böyle gidemezdi, geceleri uyumak haram olmuştu Malmüdürüne. Soruşturmada açamıyordu, açsa kesin kendisi suçlu çıkacaktı. Tek çaresi vardı: Hamit’i ilçeden göndermek.
Malmüdürü bunları düşünürken, Hamit hizmetli kadrosunda olmasına rağmen hiç temizlik yapmaz; ilçede esnaf ziyaretleri yapar, bir sorunları varsa o işin kolay olduğunu, çözeceğini söyler. Malmüdürlüğü ile işi olanların duasını alır, peşinden biraz malzemesini, çok tufaya oturmuşunu bulursa biraz da parasını alır. İki de kankasıyla beraber gününü gün ederdi.
Malmüdürü sabah erken mesaiye gelmişti. Odasının içerisinde bir o tarafa, bir bu tarafa telaş içerisinde dolaşıyor, bir yandan da hükümet konağının bahçesini gözlüyordu. Kaymakamın gelmesini bekliyordu, acil görüşmesi lazımdı. Saat 10:00 gibi kaymakam makamına geldi. Malmüdürü hemen görüşmek için yanına girdi.
- Kaymakam: Hayırdır Müdür Bey?
- Malmüdürü: Efendim bir konu hakkında görüşmek istiyorum.
- Kaymakam: Konu ne?
- Malmüdürü: Efendim, Hamit Bey.
- Kaymakam: Hamit Bey kim? Ne olmuş Hamit Bey’e?
- Malmüdürü: Efendim, Hamit Bey bizim hizmetli, onunla çalışmam mümkün değil, başımı belaya sokacak, ilçeden gönderilmesini istiyorum.
- Kaymakam: Ne yaptı ki? Bir suçu varsa aç soruşturma, ver cezasını.
- Malmüdürü: Efendim, cezayla falan olacak iş değil, ben bu adamla çalışamam.
- Kaymakam: Kendin aç, söyle defterdara, alsın başka yere atasınlar.
- Malmüdürü: Efendim, zaten bir sürü yer dolaşmış, buraya göndermişler. Ben birkaç kez aradım defterdarı, almak istemedi. Gerekçesi de buraya verecek başka adamlarının olmaması.
- Kaymakam: Eee, başka adam veremezlerse zaten eleman açığımız var.
- Malmüdürü: Efendim, bunu alsınlar, lazım değil bütün işi ben tek başıma yaparım.
- Kaymakam: Peki peki, anlaşıldı, otur.
Malmüdürü istim üstünde koltuğa otururken kaymakam sekterine defterdarı bağlamasını söyledi. Beş dakika sonra bağlantı gerçekleşti. Selamlama ve rutin konuşmalardan sonra konuya geçildi. Kaymakam konuyu defterdara anlattı, Hamit’in kesinlikle alınmasını talep etti. Defterdar alamama gerekçelerini söyledi, Hamit’e üç tayin yapmıştı bunu da yaparsa dört olacaktı. Kaymakam ısrarla alınması gerektiğini yoksa istenmeyen durumların ortaya çıkabileceğini açıkladı. Sonunda defterdar kaymakamın isteğini geri çeviremedi ve Hamit’in merkeze atamasını yaptı.
Hamit sürekli görev yolluğunu aldı, ataması tebliğ edildi, görevden ayrılma yazısı yazıldı. Malmüdürü kurtulmuştu. Artık merkez düşünsündü. O Hamit’ten kurtulursa adadığı adakları yerine getirmeyi planlarken, Hamit de ilçede birkaç kişiyle vedalaştı tekrar atamasını buraya yaptıracağını, malmüdürünü ilçeden sürdüreceğinden falan bahsetti. Bunu yapmasının sebebi de esnafa olan borçlarındandı. Kimse Hamit gidiyor telaşına kapılıp da alacağının peşine düşmesin. Daha önceki yerlerde de aynı taktiği uygulamış ve başarılı olmuştu.
Hamit ilçeden ayrıldı, kankalarıyla beraber aldığı harcırahın keyfini çıkarabildiği kadar çıkardı. Artık yeni maceralara hazırdı.