Son İletiler

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 10
11
Şiirler / Ynt: GELMESİN
« Son İleti Gönderen: Alpay EKİCİ Nisan 15, 2013, 04:14:53 ÖS »
  Çok Güzel  Çookk.. Tebrikler..
12
Şiirler / Ynt: AŞK BUDUR İŞTE
« Son İleti Gönderen: Alpay EKİCİ Nisan 15, 2013, 04:13:33 ÖS »
  iŞTE BUDUR  denilecek nitelikte bir şiir.. Harika olmuşş.
13
Şiirler / Ynt: AŞK BUDUR İŞTE
« Son İleti Gönderen: bpapuccu Nisan 15, 2013, 02:04:21 ÖS »
Üstadım, yüreğine sağlık. Bütün şiirlerin, yazıların, hikayelerin gibi buda mükemmel. Tebrikler.
14
Şiirler / HOTMAİL CADDESİ
« Son İleti Gönderen: Rahim TAS Nisan 15, 2013, 11:40:36 ÖÖ »
HOTMAİL CADDESİ


(Zekai, 3 yaşındaki oğlunun teknolojiyle tanışmakta geç kalmaması için, ona önce atari oyunları almış, çocuğa öğretmek için atarinin başına oturmuş, eşiyle birlikte mario, lucia derken sabahlara kadar televizyona bağladıkları atari ile oyunlar oynamışlar, bu arada çocuğun arkalarında halı üzerinde uyuyakaldıgını farkedememişlerdir. 1 yılda mario oyununun 8 nci bölümüne kadar gelmiş ama o bölümü geçemediklerinden atariden zevk almamaya başlamışlardır. Bu arada halı üzerinde uyuyakalmaktan sıkılan çocuk bir yaş daha büyümüş ve atari oyununa el koymuştur. Çocuğun atariyi sökmesi Zekai'yi heyecanlandırmıstır. Arkadaşının lisede okuyan oğlu için bilgisayar aldıgını duyan Zekai hemen bir bilgisayar almış. Maksat cocuk teknoloji ile erken tanışsın, geri kalmasın. Bilgisayar eve getirilir, kurulur, yetkili servis nasıl çalıştırılacağını Zekai'ye bir güzel anlatır. Zekai anlatılanları ilgiyle ve merakla dinlemekte ve anlamadığı yerleri yetkiliye sormaktadır.)


YETKİLİ- Evet Zekai bey, bilgisayarınızı kurduk, hayırlı olsun. Şimdi nasıl çalıştırılacağını da anlatayım. Bakın bu kullanım kılavuzu. bu sürekli elinizin altında bulunsun.

ZEKAİ - (Kullanım kılavuzunun sayfalarını çevirmektedir) Bu yabancı terimler ne demek? Bunun Türkçesi yok mu?

YETKİLİ - Terimler, programaların orijinal adıdır, türkçeleştirilememiştir. her yerde aynı terimler kullanılmaktadır.

ZEKAİ - Neyse öğreniriz artık

YETKILI - Bilgisayarınızın fişini takıyorsunuz, bu düğme aç kapa düğmesi, basınca açılıyor. bu maus, yani fare.

ZEKAİ - Fare demeyelim ya, hanım fareden korkar, hem maus demek daha havalı (sırıtır)

YETKİLİ - Bununla dolasıyorsunuz, bakın ekranda ok var, nereye isterseniz iki kez sol tıklarsanız o sayfa açılır.

ZEKAİ - Bu mausun solaklar için olanı yok mu?

YETKİLİ - (şaşkın bir halde) ben bir bakarım. neyse, bu da klavye

ZEKAİ - Ne klavye?

YETKİLİ - Ku klavye

ZEKAİ - Nerden anlıyoruz bunun Ku klavye oldugunu? neresine yazıyor?

YETKİLİ - Harf tuşlarının en başında ku harfi var. bir de bunun başta F harfi olanı var, o da EF klavye.

ZEKAİ - Hangisi daha iyi

YETKİLİ - Siz hangisini iyi kullanırsanız o iyi. daktilo yazmasını biliyorsanız EF klavye kullanın, daha hızlı yazarsınız.

ZEKAİ - Oglum gel sende dınle bak, abi ne güzel anlatıyor

EŞİ - Zekai bacak kadar çocuk ne anlayacak

ZEKAİ - Öyle deme, biz bu bilgisayarı ona aldık, ben mi kullanacagım sanki?

EŞİ - Göreceğiz. Atariyi de oglana almıştın. beni de alıştırdın, parmaklarımın ağrısı hala geçmedi.

YETKİLİ - Zekai bey, bakın bu ekranda görünen internet eksplorır simgesini tıklarsanız sayfaalr acılır, internette sörf yapmış olursunuz. ben telefonu ve modemi ayarladım, bunu tıkladıgınızda otomatık olarak internete baglanacaksın.

ZEKAİ - Hım. Bak oğlum bu satürn gezegeni gibi halkalı olan internetmiş.

YETKİLİ - Bilgisayarda ne var ne yok başlat menüsünden görürsünüz. ben vinapı da yükledim.

ZEKAİ - O ne?

YETKİLİ - Müzik dinleme programı

ZEKAİ - Teyp gibi mi?

YETKİLİ - Evet, Cd yi koyuyorsunuz, vinapı açıyorsunuz. ha bu arada medya pleyiri de yükledim, bu programla da film izleyebilirsiniz.

ZEKAİ - Kolaymış ya.

YETKİLİ - Zaten kullanım kılavuzunda hersey yazılı. takıldıgınız yer olursa bizi ararsınız.

ZEKAİ - (kısık sesle yetkiliye sorar) ya şu çet mi diyorlar nedir, o nasıl oluyor? yavas söyle hanım duymasın.

YETKİLİ - Bakın bu MSN, buna adres alıp kayıt oluyorsunuz, bunlarda bir kaç sohbet programı, tıklıyorsunuz bir rumuz yazıp girebiliyorsunuz. isterseniz aysiku da kulanabilirsiniz, o da bu çiçekli olan.

ZEKAİ - Tamamdır. ben gerisini hallederim.

YETKİLİ - Güle güle kullanın (der ve gider. Zekai bilgisayarın başına oturur)

EŞİ - Zekai, yemekler soğudu,

ZEKAİ - Tamam geldim. (bilgisayarı kapatmaya calışır ve başarır. yemeğe gider ama aklı bilgisayardadır. acele ile bir kaç lokma alır ve hemen bilgisayarın başına döner, bilgisayarı açar. internete bağlanır.)
Eveeeet, kolaymış işte. şimdi bakalım bu bilgisayar nemenem birşeymiş. (internet simgesini tıklar ancak boş sayfa gelmektedir.) ya ne biçim internet bu sayfalar boş. acaba yeni aldıgımız için eksik mi verdiler. En iyisi Ramazan 'a sorayım. o nasıl olsa bu konuda tecrübelidir. hem bilgisayar aldıgımı da söylemiş olurum. (telefonu kaldırır ama internete baglı oldugundan telefon mesgul sesi verir. Zekai telefonu kurcalar, ama durum hep aynı, en sonunda telefonu fişten cekip yenıden takar, telefon mesgulden kurtulur ve arkadası Ramazanı arar)

ZEKAİ - Alo Ramazan merhaba

RAMAZAN - Merhaba Zekai

ZEKAİ - Ya biliyor musun bende çocuğa bilgisayar aldım, şimdi biraz karıstırayım, internete gireyim dedim ama sayfa boş, neden acaba?

RAMAZAN - Ya senin çocuk daha 4 yaşında, ne anlar bilgisayardan?

ZEKAİ - Ya bizde kullanırız işte

RAMAZAN - Ha şöyle söyle

ZEKAİ - Tamam ya uzatma, sorun nedir?

RAMAZAN - Modem takılı mı?

ZEKAİ - O ne ya, sen benim anladıgım dilden konussana

RAMAZAN - Telefon takılı mı?

ZEKAİ - Ya servisteki çocuk geldi ayarladı

RAMAZAN - Tamam o zaman, internet simgesini tıkla. üstte adres çubugu var

ZEKAİ - Tıkladım ama çubuk falan yok.

RAMAZAN - Üstte bir boşluk olacak, oraya ne yazıyor

ZEKAİ - Hiç bir şey yazmıyor

RAMAZAN - (Güler) yaz oraya bir adres

ZEKAİ - Ev adresini mi yazayım, iş adresini mi?

RAMAZAN - İstersen benim adresimi yaz (der ve gülmeye başlar)

ZEKAİ - cadde sokak adı neydi senin?

RAMAZAN - (Kahkahalarla) ya sen internet adresi bilmiyor musun?

ZEKAİ - Ya elimde bir kılavuz var, vaynet yazıyor, ama baska adres yok.

RAMAZAN - dabılyu dabılyu dabılyu diye başlayan adresleri duymadın mı?

ZEKAİ - Yoooo

RAMAZAN - Yaz o boşluğa, dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom

ZEKAİ - tamam yazıyorum. sayfa görüntülenemiyor yazdı Ramazan

RAMAZAN - Tabi öyle yazar

ZEKAİ - Neden

RAMAZAN - internete baglı degılsın, çünkü telefonu kullanıyorsun

ZEKAİ - Hıııııı, (güler) Tamam kapatıyorum.

RAMAZAN - dabılyu dabılyu dabılyu nokta yazdıktan sonra istedıgın herhangi bir adres yazıp nokta kom dersen, istedıgın internet sayfalarına girebilirsin. Haydı hayırlı olsun, güle güle kullan

ZEKAİ - (Telefonu kapatır ve internet simgesini tıklar, açılan sayfaya 'dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom ' yazar, ama yıne sayfa görüntülenemiyor yazısı ekrana gelir. epey ugrastıktan sonra tekrar Ramazan'ı arar) alo, Ramazan..

RAMAZAN - Efendim

ZEKAİ - Ya gene sayfa görüntülenemiyor yazıyor

RAMAZAN - Allah allah..ne yazdın söylesene

ZEKAİ - Dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom

RAMAZAN - Açılması gerek ya

ZEKAİ - Açılmadı işte

RAMAZAN - kom, com olarak yazdın değil mi?

ZEKAİ - Yooo söylediğin gibi yazdım dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom

RAMAZAN - Ya kom yazılacak, bak kodluyorum. ve ve ve nokta vaynet nokta com. tamam mı

ZEKAİ - Dabılyu ne oldu

RAMAZAN - Ya Zekai, dabılyu çift ve dir ya

ZEKAİ - Evet ya, dogru ya

RAMAZAN - üç tane ve yaz, sonra nokta işareti koy sonra vaynet yaz sonra nokta işareti sonra da com yazacaksın tamam mı?

ZEKAİ - Tamam yazıyorum. ya Ramazan gene sayfa görüntelenemiyor

RAMAZAN - Telefonun mesgul, kapat da sonra yaz (Güler)

ZEKAİ - Gülme ya. tamam kapatıyorum (telefonu kapatır ve adresi yazmaya calışır, ancak yine sayfa görüntülenemiyor, tekrar ramazanı arar) Alo Ramazan...

RAMAZAN - Gene ne oldu

ZEKAİ - Ya gene sayfa görüntülenemiyor.

RAMAZAN - Ne yazdın söylesene bana

ZEKAİ - Ya klavyede çift veyi bulamadım bende 6 tane normal v harfi yazdım.

RAMAZAN - (Kahkalarla) cok zekisin zekiayı

ZEKAİ - İki ve bir dabılyu etmiyor mu?

RAMAZAN - (bir süre gülmekten konusamaz) Allah canını alsın Zekai

ZEKAİ - Tamam ya gülme, dabılyu harfini buldum. hadi kapatıyorum. bu arada erkenden uyuma başka şeylerde sorabilirim.

RAMAZAN - Tamam uyumuyorum

ZEKAİ - (Telefonu kapatır ve adresi dogru yazar, VAYNET sayfası acılır. Zekai başarısını oglunun yanagından bir makas alarak kutlar. bir kaç linki tıkladıktan sonra üyelik gerektiren bir sayfaya ulasır.) üye olmak gerekiyormuş ha. (kendı kendıne konusur) üye adını girin, e-mail adresinizi girin. (üye adı yerine adını, e-mail adı yerine ev adresini yazar ama gecersiz mesajı alır) üfff, Ramazan'ı da cok rahatsız ettim. neyse nasıl olsa uyumuyor (telefon acar) Alo Ramazan

RAMAZAN - N e oldu?

ZEKAİ - Bir yere geldim üye adı ve adres istiyor

RAMAZAN - Üye ol sende.

ZEKAİ - Nasıl olacağım?

RAMAZAN - Bir üye adı yaz kendıne, bir de e mail adresi

ZEKAİ - e mail nedir ramazan?

RAMAZAN - Elektronık posta

ZEKAİ - Elektrikli posta mı? o nasıl oluyor ya?

RAMAZAN - Heee elektrikli posta (kahkaha atar) bilgisayardan bir kablo çekiyorsun apartman girişindeki posta kutusuna elektrikli posta oluyor

ZEKAİ - Ben şimdi nerden bulayım o kadar uzun kabloyu, her yer kapalı

RAMAZAN - (gülemktedir) yarın yaparsın

ZEKAİ - Ya baksana Ramazan, aklıma ne geldi

RAMAZAN - Ne geldi?

ZEKAİ - Apartman girişindeki posta kutusunu bilgisayarın yanına getirsem olmaz mı? kısa bir kablo vardı

RAMAZAN - Bak bunu iyi düşündün, hatta kasanın içine yerleştir. postalarını CD girişinden atar, disket çıkışından alırsın (kahkaha krizine girmiştir)

ZEKAİ - Bak ben bu işi nasıl cabucak kavradım degıl mi?

RAMAZAN - Helal olsun valla sana. bunu bil getis bile düşünemeimiştir

ZEKAİ - Bilge Tis kim ya

RAMAZAN - (kahkaha krizi devam etmektedir) Zekai, öldürdün beni, valla altıma işedim gülmekten. olum sen manyak mısın?

ZEKAİ - Ne oldu ya

RAMAZAN - Olan olum, elektrikli değil elektronık posta, e mail, e mail..

ZEKAİ - Ya ha elektrikli ha elektronık aynı şey degıl mi

RAMAZAN - Tamam tamam aynı şey

ZEKAİ - Sen şimdi bana bunu adam gibi anlat. ama gülerek anlatma ya, anlayamıyorum

RAMAZAN - (Kahkaha krizi sürmektedir) ya olum sana bilgisayarı aldıgın firma internete hangi servis sağlayıcısından baglanacagını söylemedi mi, e mail vermedi mi?

ZEKAİ - Ya ne bileyim, kutunun içinde ne var ne yok hepsını cıkardık. boşta bir parça kalmadı. televızyon ekranı gıbı bır ekran var, klavye var, maus var, bir de altta düğmesi olan kasa var. e maili koymamıslar herhalde

RAMAZAN - (Kahkahalarla) zekiayııııııı. yeter allah aşkına

ZEKAİ – Gülme Ramazan, sen ananın karnında mı öğrendin?

RAMAZAN – Ya Zekai, çok bilmiş yorumların öldürdü beni (gülmeye devam eder)

(aradan bir ay geçer, zekai internette sörf yapmayı iyice sökmüştür. Akşam saatlerinde bilgi kültür ve eğlence sitelerinde dolaşan zekai, eşi ve çocuğu uyuttuktan sonra kırmızı noktalı sitelerde fink atmaya başlamıştır. Ancak ne var ki, girdiği sitelerde ardı ardına açılan sayfalar zekai’yi, bu durumdan kurtulmak için her gece birkaç kez telefonla araması da ramazan’ı canından bezdirmiştir. Zekainin aramalarından gına getiren ramazan, önce telesekretere” altı aylığına avustralyaya gidiyorum” notunu bırakmış, daha sonra telefonu fişten çekmek zorunda kalmıstır. Bunun üzerine zekai, bilgisayarın piri olan bir başka şehirdeki arkadaşı İsmail’i aramaya başlamıştır. İsmail her defasında zekainin sorunlarını gidermiştir. Ve bir gün İsmailin telefonu yine çalar)

İSMAİL – Kim ulan bu saatte….Alo

ZEKAİ – Alo İsmail, merhaba, ben Zekai

İSMAİL – Merhaba Zekai, hayrola ne oldu gecenin bu saatinde

ZEKAİ – Uyuyor muydun?

İSMAİL – Evet ya.

ZEKAİ – Ya kusura bakma, bilgisayarın ekranı dondu, ne yapacagımı bilemedim. Hem de en heyecanlı bir yerde.

İSMAİL – Gene nerelere girdin?

ZEKAİ – Ya anla işte.. sırf meraktan, başka bir amacım yoktu

İSMAİL – Ben de yedim. Sen şimdi bilgisayarı resetle

ZEKAİ – Nasıl yani

İSMAİL – Üfff. Çek fişini yeniden tak.

ZEKAİ – Tamam

İSMAİL – Düzeldi mi

ZEKAİ – Maus oynuyor tamam. Sağol İsmail. Ya kusura bakma seni de sık sık rahatsız ediyorum, e artık idare et

İSMAİL – Tamam, tamam önemli değil

ZEKAİ – Ha bak İsmail, adresini versene bana, sana bir şey gönderecegim.

İSMAİL – ismailsur et Hotmail nokta com

ZEKAİ – İsmail, Hotmail, adına da nasıl uymuş. Hadi iyi geceler

İSMAİL – İyi geceler

(ertesi gün İsmail Zekai’yi arar)

İSMAİL – Alo Zekai, hani bana bir şey gönderecektin,

ZEKAİ – Gönderdim

İSMAİL – Gelmemiş, adresi doğru yazdın mı?

ZEKAİ – evet doğru yazdım, arkadaşımızın adını yanlış mı yazacağım?

İSMAİL – Gelmesi gerek

ZEKAİ – APS ye vermedim ya, normal posta gönderdim, o yüzden gelmesi gecikebilir.

İSMAİL – Nasıl ya, ne Aps si, ne postası

ZEKAİ – Normal posta işte

İSMAİL – Ya sen dalga mı geçiyorsun?

ZEKAİ – Ne dalgası yNasıl ya, ne Aps si, ne postası

ZEKAİ – Normal posta işte

İSMAİL – Ya sen dalga mı geçiyorsun?

ZEKAİ – Ne dalgası ya. Zarfı bu sabah postaya verdim

İSMAİL – Zarf mı

ZEKAİ – Evet Zarf

İSMAİL – (Gülmekten konusamamaktadır) ne yazdın zarfın üstüne

ZEKAİ – İsmail Suret Hotmail com Düzce

İSMAİL – (Gülmeleri kahkahaya dönüşmüştür)

ZEKAİ – Ne gülüyorsun ya, yoksa yanlış mı yaptım?

İSMAİL – (Kahkaha krizi sürmektedir) Zekai, sen ciddi misin? Zarfın üstüne aynen öyle mi yazdın?

ZEKAİ – Evet ya.. ya gülmeden konussana anlayamıyorum ne dedıgını

İSMAİL – Bir şey diyecek hal mi bıraktın ki bende, manyak zekaiiiiii


(üç gün sonra Zekai ismail’i arar)

ZEKAİ – Alo İsmail, sana gönderdiğim zarf geri geldi

İSMAİL – (Gülerek) neden?

ZEKAİ – Postacı üstüne bir şey yazmış

İSMAİL – Ne yazmış okusana

ZEKAİ – İlimizde Hotmail caddesi bulunmadıgından, zarfın göndericiye iadesi

İSMAİL – (aniden kahkaha atar) Ciddi olamazsın

ZEKAİ – Ne biçim adres vermişsin, bir adresi bile dogru veremiyorsun.

İSMAİL – (Kahkahalarla) ilimizde Hotmail caddesi bulunmadıgından ha, zekai sen alemsin, postacı senden alem. Hey allahım,

ZEKAİ – olmayan caddenin adını yazan sensin, bir de bize gülüyorsun.

İSMAİL – Zekai, öldüm ya gülmekten. Allah da seni güldürsün. Ama gülünç etmeden (gülme krizi devam eden İsmail yere yıgılır ve telefon elinden düşer)

(iade edilen zarfla gelen diğer zarfı açan Zekai, aniden bagırır)

ZEKAİ – Anaaaaaaaaa

EŞİ – (Zekainin çığlığını duyup telaşla yanına gelir) ne oldu zekai?

ZEKAİ – (Elindeki telefon faturasına bakarak) battık, battık

EŞİ – (Telefon faturasını zekainin elinden kapar) zekai bu neeeeeee?

ZEKAİ – (başını öne eğerek) başını öne eğerek) ya herhalde te, te telefonumuza girmişler

EŞİ – Sen bu kadar maaş alıyor musun? Tayland, Malezya, buralar nere Zekai,

ZEKAİ – Bana öyle suçluymusum gibi bakma, sorarım telekoma, araştırırım. Kesin telefonumuza girmişler.

EŞİ – Ya, ya telefonumuza girmişler. Enternetin batsın zekai..çocuga bilgisayar almışmış.

ZEKAİ – Ya dur, daha ilk taksidini bile ödemedik.

EŞİ - Al sana bilgisayar (monitörü tuttugu gibi pencereden aşağı atar)

ZEKAİ – (bir eline mausu, diger eline telefon faturasını alır, bir mausa, bir telefon faturasına bakar ve mausu yere atıp tekmeler) insanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş.


SON
 
Rahim TAŞ
15
Şiirler / AŞK BUDUR İŞTE
« Son İleti Gönderen: Rahim TAS Nisan 15, 2013, 11:38:47 ÖÖ »
AŞK BUDUR İŞTE

Herkesin başına gelmiştir mutlak
Bülbül güle düşer aşk budur işte
Kalpte yara olur akılda çatlak
Yaşlar göle düşer aşk budur işte

Terletir elleri titretir sesi
boğazı kurutur keser nefesi
kaybolur insanın bütün neşesi
Ateş küle düşer aşk budur işte

Ne söz dinler akıl ne de hal hatır
Okları battıkça yürek kanatır
Şairim diyenler yazmaz bir satır
Suskun dile düşer aşk budur işte

Seven hiç bir gönül dinlemez ferman
Vuslattır sadece hasrete derman
Yürekte yangınlar gözlerde duman
Aklar tele düşer aşk budur işte

Kavuşmak haz verir kaybetmek korku
Bazen şiir olur bazen de şarkı
Bir de ters işlerse feleğin çarkı
Bir hayale düşer aşk budur işte

Aşık divanedir dolanır durur
Ah edip başını taşlara vurur
Çiçek açmaz gayri dalında kurur
Bir bülbüle düşer aşk budur işte

Beyaz mı kara mı bilinmez rengi
Gönül işte konar aranmaz dengi
Nerde başlar nerde biter ahengi
Bir gün dile düşer aşk budur işte

Şirin için deldi dağları ferhat
Yoksa bulamazdı dünyada rahat
Terk eden mecnunda yoktur kabahat
Issız çöle düşer aşk budur işte

En güzel olanı sanki masaldır
Umudun kaynağı büyüdür faldır
Seni seviyorum demek kuraldır
Saçta tele düşer aşk budur işte

Hava aydınlıktır gökyüzü parlak
Geceye karışır sesin susarak
Bir yıldız tutarsın göğe bakarak
Açık ele düşer aşk budur işte

Haram gecelerde uykusuz baştır
Yorganın kar yükü yastığın taştır
Tütün kokusuna hep arkadaştır
Sek alkole düşer aşk budur işte

Gün güne eklenir gelmez sevgili
Gözlere çiy düşer sanki güz gülü
Yürek türkü söyler hüzün ezgili
Saza tele düşer aşk budur işte

Önce cazip gelir aşkın büyüsü
Uyuşur bedenin her bir duyusu
Girdabına çeker dipsiz kuyusu
Başa bela düşer aşk budur işte

Tomurcuk kalır hep kalpte filizler
Ne sevgiyi ne de tutkuyu gizler
Ulaşmak istense hiç tutmaz dizler
Hep engele düşer aşk budur işte

Bazen kabus olur kaçar uykular
Güneş kaybolunca artar korkular
Sarhoşlara mekan olur kuytular
Halden hale düşer aşk budur işte

İhmal etmemeli asla sevmeyi
Yollarına gülden halı sermeyi
Kucağa alınca şirin meyveyi
Tadı dile düşer aşk budur işte

Gönül sevgiliye çağlayıp akar
Hasreti yüreği kor gibi yakar
Saça taç yapılan güller yar kokar
Cemre bile düşer aşk budur işte

Kimi sevinçlidir kimiyse üzgün
Yaşamdan hayale edilir sürgün
Kaybeder sonunda kendini bir gün
Cana çile düşer aşk budur işte

Karanlık odalar bulunmaz ışık
Kalp hızlıca çarpar akıl karışık
Hasret ağır basar çıldırır aşık
Kalem ele düşer aşk budur işte

Güneştir sevgili kalbi şarj eder
Doğduğunda kara bulutlar gider
Zamansızca çalar kapıyı kader
Esen yele düşer aşk budur işte


Kuşlar kanatlanır sığmaz kafese
Sımsıcak gülüşe ezgili sese
Yürek mi dayanır tende nefese
Bir zelzele düşer aşk budur işte

Aynayla barışır insanın yüzü
Tatlı tatlı bakar kırpışır gözü
Düş geceyi sarar hayal gündüzü
Umut fala düşer aşk budur işte

Söndürür alevi ateş koru
Kırık bir kalp olur onun dekoru
Tahtından indirir imparatoru
Bir gün köle düşer aşk budur işte

Bazen sevindiren bazen de üzen
Aşık maşukuna gösterir özen
Vakitler karışır hiç kalmaz düzen
Bir gafile düşer aşk budur işte

Onu anlatmaya yetmez kelime
Ne dizeye sığar ne bir filime
Geçirirsem eğer bir gün elime
Bir velvele düşer aşk budur işte

Umutsuzluk uzun kısa yol hasret
Kendini telkin et az daha sabret
Elde fırça boya bir de silüet
Bez tuvale düşer aşk budur işte

Sevgiyi yüreğe taşımak gerek
Heyecenla her an ışımak gerek
Artık yazmak değil yaşamak gerek
Her gönüle düşer aşk budur işte

SON...

Rahim TAŞ
16
Şiirler / Telgraf
« Son İleti Gönderen: Rahim TAS Nisan 15, 2013, 11:37:24 ÖÖ »
Telgraf

- Ben senin neyinim?
-Sen benim canımsın! Cana can katanımsın!
-Başka?
-Deniz gözlümsün!
-Başka?
-Beni amortilerden kurtaran en büyük ikramiyemsin!
-Hım...Başka?
-Kahvemsin!
-Nasıl yani?
-Yüzün güzel, yüreğin güzel ve beni seviyorsun.
-Yani?
-Üçü bir arada!
-Hım...Başka?
-Telgrafı bilir misin?
-Evet de, ne alaka şimdi?
-Diyelim ki çok sevdiğin bir arkadaşın uzak bir şehirde evleniyor ve seni düğününe davet ediyor. Ama sen gidemiyorsun. Ne yaparsın?
-Telgraf çekerim.
-Yaz o zaman bir telgraf
-'Sevgili arkadaşım, bazı zorunlu nedenlerden dolayı bu mutlu gününde yanında olamadığım için üzgünüm. Sana hayatının bu yeni döneminde mutluluklar dilerim.'
-20 kelime etti. varsayalım telgrafın kelimesi 1 lira ve senin cebinde 10 lira var. Ne yaparsın?
-Telgrafı 10 kelimeye indiririm.
-İyi, indir o zaman
-'Sevgili arkadaşım, sana hayatının bu yeni döneminde mutluluklar dilerim'
-9 kelimeye düştü. Bu 9 kelime de duygu ve dileklerini iletiyor degıl mi?
-Evet
-Demek ki, değeri 1 lira etmeyen kelimeleri attın.
-Evet.
-Varsayalım cebindeki 10 liradan eve dönüş için 4 lira yol parası ve 1 lira ekmek parası ayırman gerek.
-Olmaz. Yürürüm, aç yatarım ama telgraftan bir kelime atmam. o kadar cimri miyim ben?
-Cimri değilsin biliyorum. Hele sen indir telgrafı 5 liraya.
-Peki. 'hayatının bu döneminde mutluluklar diliyorum.'. oldu mu? değeri 1 lira etmeyen kelimeleri atabildim mi?
-Oldu tabi. Daha da atılabilir.
-Yok daha neler?
-İlk üç kelimeyi de atsan?
- 'mutluluklar dilerim'.
-Duygularını dileğini anlatmıyor mu?
-Evet, anlatıyor
-Peki bu telgrafı tek kelimeye indirebilir misin?
-Böyle giderse ortada telgraf falan kalmayacak ya, neyse ben yine de indireyim....mutluluklar dilerim... bu cümleden de 'dilerim' kelimesi atılır. Mutluluğa dokunamayız.
-Evet. Bu telgrafı telgraf yapan işte o dokunamadığın, atmaya kıyamadığın, atamadığın o kelimedir. MUTLULUK.
-En değerli olan yani.
-Ben telgraf, sen ise beni telgraf yapan o kelimesin. Mutluluğumsun.
-.....................................


12 Nisan 2006


Rahim TAŞ
17
Şiirler / BİR CEMREDİR VERGİ
« Son İleti Gönderen: Rahim TAS Nisan 15, 2013, 11:36:38 ÖÖ »
BİR CEMREDİR VERGİ

Bir cemredir vergi sevinç çığlığı
Aydınlatır hemen tüm karanlığı
Okulu, köprüsü, insan sağlığı
Vergiyle canlanır bu güzel vatan

Hava aydınlıktır gökyüzü parlak
Geceye karışır sesin susarak
Bir yıldız tutarsın göğe bakarak
Vergiyle şenlenir bu güzel vatan

Kışın bahar olur zemheride yaz
Ayırmak gerekir vatana biraz
Güçlü bir Türkiye olmalı niyaz
Vergiyle ünlenir bu güzel vatan

Bilin kara değil beyazdır rengi
Vicdanlarda başlar onun ahengi
Güçlü bir ülkenin bulunmaz dengi
Vergiyle şanlanır bu güzel vatan

Güneştir vergiler kalbi şarj eder
Doğduğunda kara bulutlar gider
Bereket ve huzur amacı güder
Vergiyle çimlenir bu güzel vatan

Bazen kabus olur kaçar uykular
Güneş kaybolunca artar korkular
Mikroplara mekan olur kuytular
Vergiyle paklanır bu güzel vatan

Emir majeste de arkasında sör
Olup bitenlere hem sağır hem kör
İflahı kesiyor her yerde terör
Vergiyle aklanır bu güzel vatan

Unutulmasın hiç hakça üleşme
Kaçırıp krizle sonra güreşme
Sermayenin derdi küreselleşme
Vergiyle yönlenir bu güzel vatan

Gelişir ilçeler köyler şehirler
Barajlara dolar akan nehirler
Perinin değneği gibi sihirler
Vergiyle değişir bu güzel vatan

Vergi aşk olmalı verenler aşık
Karanlığa olur her zaman ışık
Güçsüz bir ülkenin hali karışık
Vergiyle şahlanır bu güzel vatan

Rahim Taş
 
18
Şiirler / Mükellefe Sesleniş
« Son İleti Gönderen: Rahim TAS Nisan 15, 2013, 11:36:03 ÖÖ »
 Mükellefe Sesleniş

Ey mükellef eğer işe başlarsan
Vergi Dairesine girmeden gitme,
Sicil servisinin önünde durup,
Vergi numaranı sormadan gitme.

Kazancına aksın alnından terin,
Yüzünü güldürsün tüm envanterin,
Tasdiksiz kalmasın hiçbir defterin,
Noterin mührünü vurmadan gitme.

Vergi ödemeye kıymayanlara,
Kanunun sesini duymayanlara,
Belge düzenine uymayanlara,
Kesilen cezayı görmeden gitme.

Refahın içindir verdiğin emek,
Eziyet gelmesin vergi ödemek,
Her ayın yirmisi muhtasar demek,
Beyannameleri vermeden gitme.

Mart, Haziran, Eylül taksit ayları,
Okula kavuşsun vatan köyleri,
Hiç güçsüz düşmesin sınır boyları,
İşte bu bilince varmadan gitme.

Devletin gücüdür vergi yük değil,
Kazançtan alınır bu da çok değil,
Bil ki, vatandaşın çoğu tok değil,
Vergide rekoru kırmadan gitme.

Ne veren saftır ne kaçan uyanık,
Adalet önünde olurlar sanık,
Çıkar çığlıkları hep yanık yanık,
Önlerine duvar örmeden gitme.

Çok çeşit var vergi, prim, harçlarda,
Yetişemem deme ben bu şartlarda,
Her şey düşünülmüş mevzuatlarda,
Sorupta memuru yormadan gitme.

Aciz Hali, tecil, terkini vardır,
Gecikme zammından kurtulmak zordur,
Birikmesin borcun gel hemen durdur,
Kesilen makbuzu sermeden gitme.

İcra, haciz görme bunlar hoş değil,
Alır gider memur eli boş değil,
Vergiyi kaçırmak olur iş değil,
Örnek olma düşü kurmadan gitme.

İş bitince kalkar dosyalar rafa,
Neslin görsün anlatsınlar etrafa,
Ömrün bittiğinde öte tarafa,
Vicdanın rahata ermeden gitme.

mart 2002

Rahim TAŞ
19
Şiirler / Mustafa Kemal
« Son İleti Gönderen: Rahim TAS Nisan 15, 2013, 11:35:29 ÖÖ »
Mustafa Kemal

Selanikte doğdu yurdun güneşi
Bir daha batmadı Mustafa Kemal
Gelmedi cihana gelmez bir eşi
Sancağı atmadı Mustafa Kemal

Gitti Balkanlara Trablusgarp'a
Cepheden cepheye koştu hep harbe
Çanakkale vurdu düşmana darbe
Günlerce yatmadı Mustafa Kemal

İşgal edilmişti her yandan vatan
Oydu ilk adımı Samsun'dan atan
Kadın erkek eli top mermi tutan
Tüfeği çatmadı Mustafa Kemal

Egede son buldu Büyük Taarruz
Hıyanet edene karşı dururuz
Genç Cumhuriyeti bizler koruruz
Tereddüt etmedi Mustafa kemal

Cephede masada o hep kazandı
Türkün tarihini baştan yazandı
Düşman oyununun adı Lozandı
Planı yutmadı Mustafa Kemal

Bütün Türkiye'ye gerdi kol kanat
Halifelik bitti kalktı saltanat
Mürşit ilim dedi gelişsin sanat
Batıl'ı tutmadı Mustafa Kemal

Dedi köylü halkın efendisidir
Kadına hak veren ta kendisidir
Atatürk kalplerin esintisidir
Sulhu unutmadı Mustafa Kemal

İstedi hep olsun halkı medeni
Buydu devrimlerin esas nedeni
Bağımsız olmadan naçiz bedeni
Vermeden gitmedi Mustafa Kemal



2 Kasım 2005

Rahim TAŞ
20
Şiirler / KARŞIYIM
« Son İleti Gönderen: Rahim TAS Nisan 15, 2013, 11:34:39 ÖÖ »
KARŞIYIM



Düzensizlik düzen olmuş yurdumda
Bu düzeni bozanlara karşıyım
Onca aydın kalemlere sordum da
Tam tersini yazanlara karşıyım

Elimizde banka matik kartları
Para olmuş ana ve avratları
Kimdir yiyen emekleri hakları
helâl edip gezenlere karşıyım

Günden güne artmaktadır sömürü
Yaşatmadan tüketiyor ömürü
Seçim vakti dağıtırlar kömürü
Bunu alan sazanlara karşıyım

Şekilleri benzemiyor şekile
Hasret kaldık basiretli akile
Uyuyarak el kaldıran vekile
Masalarda sızanlara karşıyım

Nezakete yazdırmazsa adını
Alamaz ki insanlığın tadını
yılda bir kez hatırlayıp kadını
Diğer günler ezenlere karşıyım

Haksızlığı sinesine çekerek
Gizli gizli gözyaşları dökerek
Çaresizce boyunlsrı bükerek
Canlarından bezenlere karşıyım

Maske diye kara sakal taşıyan
Güzeli gürünce hafif kaşıyan
Para görse gözbebeği ışıyan
Yiyip içip azanlara karşıyım

Gününü gün eden haylaz zındığa
Depoda çürüyen paket fındığa
Makarnayla alıp gider sandığa
Pusulayı çizenlere karşıyım

Kararları hırs doludur pek kati
Bu uğurda heba eder sıhhati
Aceleyle göstermeyip dikkati
Havuzlarda yüzenlere karşıyım

Kimi vardır şımarığın tekidir
Zor çekilir ailenin yüdür
Kimisiyse haylaz ama zekidir
Annesini üzenlere karşıyım

Yazı yazıp yayınlayıp gidiyor
Sanki herkes ondan yazı bekliyor
Bir de kendisini usta biliyor
Okumadan yazanlara karşıyım

Komşu selam vermez olmuş komşuya
Hasta olsan kimse gelmez kapıya
Pişen aşı paylaşması zor mu ya
Doğurmayan kazanlara karşıyım

Gemileri yelkensiz ve direksiz
Yüzleşmeye gelemez ki yüreksiz
Arsızlara hırsızlara gereksiz
Gösterilen özenlere karşıyım

Dolarları tomar tomar dökerken
Gökyüzüne renkli ışık saçarken
Yiyip içip etrafını pislerken
Yoksulları ezenlere karşıyım

Rahim TAŞ
Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 10